16 Nisan 2012 Pazartesi

Aşk-ı Memnu Halit Ziya Uşaklıgil 2.bölüm


Bihter: Romanın başkahramanıdır. Adnan Bey’in karısıdır. Yirmi iki yaşında güzel bir kızdır. Yaşadığı ortamda mutsuz olduğu için, evliliği kurtuluş olarak görür. Adnan Bey’in zenginliği, genç Bihter’in başını döndürür. Maddî imkânlara kavuşmanın, mutlu bir evlilik için yeterli olacağını zanneder. Adnan Bey’in elli yaşında ve iki çocuklu olmasına aldırış etmeden onunla evlenir. Bir yıl sonra, mutlu olmadığını, gönlünün, genç bedeninin, sevgiye, aşka, heyecana susadığını hisseder. Kocasının yeğeni Behlül ile yasak bir ilişki yaşar. Bihter, ne olduğunu anlamadan kendisini bir anda Behlül’ün kollarında bulur. “Bihter başta namuslu bir kadındır ve namuslu kalmak için çırpınır; ne var ki içinde bulunduğu koşullar ve yaratılışındaki bir eğilim, onu önüne geçilmez bir zorunlulukla, kocasını aldatan bir kadın yapar.” [9]

Bihter, annesine benzemek istemez. Önünde istenmeyen iki seçenek vardır: Ya kocasına sadık kalarak genç bedenini çürümeye mahkum edecek, ömür boyu mutsuz bir kadın olacak ya da kocasına ihanet ederek genç bedeninin arzularını genç bir erkeğin kollarında tatmin edecektir. Bihter’in mutlu olabilmesi için, ihanet etmekten başka çaresi yoktur. “Bihter yaşlı kocasına sadık bir eş, üvey çocuklarına şefkatli bir anne olmak niyetiyle yaptığı bir evliliğin getirdiği mutsuzluk içinde namusunu ve şerefini koruyamayan talihsiz bir kadındır.” [10]

Bir kışı birlikte geçirdikten sonra Bihter-Behlül ilişkisinde eski heyecan kalmaz. Birbirlerinden sıkılmaya başlarlar. Behlül, Bihter’i başka kadınlarla aldatır. Bihter, aldatıldığını bilmesine rağmen yine de Behlül’le birlikte olur. Romanın sonunda yasak aşkları ortaya çıkınca, Behlül’ün kendisini alıp uzaklara kaçırmasını bekler. Ancak Behlül, kaçıp gider, Bihter’i yalnız bırakır. Bihter, ihanet damgası yemiş bir kadın olarak yaşamak istemez. Bu kez ölümü, kendisine bir kaçış, bir kurtuluş olarak görür. Kocasının tabancasıyla intihar eder.

Behlül: Adnan Bey’in yeğeni, Bihter’in yasak aşkıdır. Babasının başka şehirlere tayin edilmesi üzerine, okumakta olduğu Galatasaray’daki öğrenimine yatılı olarak devam eden bir öğrencidir. Yirmi bir yaşındadır. Haftada bir gün, amcası Adnan Bey’in yalısına gelir. Batılı tarzda yetişmiş, sanattan, müzikten anlayan, hayatta gezip eğlenmekten başka hiçbir hedefi olmayan sorumsuz bir tiptir. Çapkın biridir. Pek çok kadınla ilişki yaşadığından, onlardan sıkılmıştır. İstanbul’da gitmediği eğlence yeri kalmamıştır. Arkadaşlarına, yaşadığı aşk maceralarını süsleyerek anlatmaktan çok hoşlanır.

“Behlül, yüzeysel bir Batılılaşmanın yarattığı tipik genç. Eğlence ve kadın peşinde. Bütün işi bu. Peşinde olduğu kadın, evinde kaldığı, ekmeğini yediği Adnan Bey’in karısı da olabilir. Geleneksel değer yargılarını yitirmiş, yeni değer yargılarından yoksun biri Behlül; en küçük ahlâkî sorumluluk duygusu kalmamış. Halit Ziya, Behlül’ün kişiliğinde, zamanla toplumumuzda daha da yaygınlaşacak bir genç tipini çok iyi canlandırmış.” [11]
Behlül’ün mutlu insan maskesi altında, aslında hayattan bıkmış, geleceğe dair hiçbir hedefi olmayan, boşlukta yuvarlanan, mutsuz bir insan vardır. Kadınların dilinden iyi anladığı, yakışıklı, genç ve kibar bir genç olduğu için Bihter’i de ağına düşürmesi çok zor olmaz. Amcasının karısı Bihter’le yasak bir ilişki yaşar. Amcasının yalısında, amcasının karısıyla geceleri gizlice birlikte olur ve ahlâkî yönden en ufak bir huzursuzluk, bir suçluluk duymaz. Çünkü Behlül için yaşadığı bu ilişki, gizemli, tehlikeli, heyecanlı, ateşli bir oyundur. Behlül, bir süre sonra Bihter’den sıkılır ve onu başka kadınlarla aldatır. Yaşadığı ilişkiye sadık kalmaz. Yasak ilişkileri ortaya çıkınca, Bihter’e verdiği sözü tutmaz, onu ortada bırakır, kaçıp gider. Yaptığı rezillikler yetmiyormuş gibi, bir de Nihal’le evlenmek ister. Geçmiş yaşamındaki pislikleri, Nihal gibi küçük ve saf bir kızla temizleyecektir. İnsanları kullanmak, işi bitince de onları bir paçavra gibi atmakta Behlül’ün üstüne yoktur.  

Peyker: Firdevs Hanım’ın büyük kızı, Bihter’in ablasıdır. Bihter’den üç yaş büyüktür. Nihat Bey’le evlidir. Romanın ilerleyen bölümlerinde Feridun adında bir oğlu olur. Adnan Bey’in çapkın yeğeni Behlül tarafından sürekli olarak taciz edilir. Peyker, kardeşi Bihter’den daha olgun ve namusunu koruma noktasında daha başarılıdır. Behlül’e hiçbir zaman yüz vermez, onun oyunlarına kanmaz, yaptığı ahlâksız tekliflere karşılık vermez. Bihter’in yaptığı gibi kendisini bir anda çapkın Behlül’ün kollarına bırakmaz, sonuna kadar namusunu korur, kocasına sadık kalır. Ailece gidilen Göksu gezisinde Behlül, Peyker’in peşinde dolanır. Kimsenin görmediğini düşündüğü bir anda Peyker’in ensesinden öper. Bu sahneyi Bihter görür. Bu olay, Bihter’in evlilik hayatında bir dönüm noktası olur, Bihter’in içindeki bastırılamayan, tatmin edilemeyen genç kadınlık arzularını harekete geçirir. Daha sonra ablasının aksine Bihter, bir anda kendisini yasak ilişkinin içinde bulur. Namus ve sadık bir eş olma konusunda Peyker, annesi Firdevs Hanım’dan ve kardeşi Bihter’den farklıdır. 

Nihal: Adnan Bey’in kızıdır. Son derece kırılgan, hassas bir kızdır. Sekiz yaşındayken annesini kaybetmiş, bu acı olayın tesirini yıllarca üzerinden atamamıştır. En küçük şeyden etkilenir, kırılır, incinir, küser, bir köşeye çekilip saatlerce ağlar. Babasına aşırı derecede düşkündür. Babasının, kendilerini eskisi kadar sevmeyeceği korkusuyla, Bihter’in yalıya gelmesini istemez. Bihter yalıya geldikten sonra, baba-kız arasındaki sıcaklık, içtenlik kaybolur. Nihal, babasını elinden aldığı için Bihter’i kıskanır, ona soğuk davranır, kin duyar. Nihal ile Bihter arasındaki çatışma, zamanla şiddetlenir. Kardeşi Bülent’in yatılı okula verilmesi, hizmetçilerin evden uzaklaştırılması, yaşının büyüdüğü gerekçesiyle Bülent’in odasının ayrılması, mürebbiyesi Mlle de Courton’un gönderilmesi gibi olumsuz gelişmeler, Nihal’in Bihter’e duyduğu kin ve öfkeyi artırır. 

Bülent: Adnan Bey’in oğlu, Nihal’in kardeşidir. Evdeki herkes tarafından çok sevilen, etrafına gülücükler saçan, neşeli bir çocuktur. İki yaşındayken annesini kaybetmiştir. Romanın başında altı yaşındadır. Bülent, alışveriş amacıyla arabayla yapılan gezileri çok sever. Oldukça hareketli bir çocuktur, yerinde durmaz. Babasının kitaplarını dağıtır, renkli kalemlerle odasının duvarlarını boyar. Ablası Nihal’in aksine Bihter’le çabucak kaynaşır, onu sever.

Mlle de Courton: Nihal’in mürebbiyesidir. Adnan Bey’in yalısına geldiğinde Nihal henüz dört yaşındadır. Mlle de Courton’un babası, yıllar önce bütün mirasını at yarışında kaybetmiş ve intihar etmiştir. Ortada kalan Mlle de Courton, Paris kaldırımlarına düşüp kötü bir kadın olmaktansa, akrabalarının yanında fakir bir yaşam sürmeyi seçmiş, türlü sıkıntılara göğüs germiştir. Yediği ekmeği hak etmek için, çocuklara mürebbiyelik yapmıştır. Yıllar sonra Beyoğlu’nun seçkin bir Rum ailesine mürebbiyeliğe gelmiş. Buradan da Adnan Bey’in yalısına geçmiştir. Mlle de Courton, Adnan Bey’den en ufak bir saygısızlık görmez. Adnan Bey’in hasta karısı, ölmeden önce Mlle de Courton’u yanına çağırmış ve çocuklarını kendisine emanet etmiştir. Bu nedenle Mlle de Courton, yalıdan ayrılmayı hiç düşünmemiştir. Mlle de Courton, çocuklara bir mürebbiyeden çok, bir anne şefkatiyle yaklaşmıştır.
Mlle de Courton, prensipleri olan, düzenli, disiplinli, onurlu bir kadındır. Bihter ile Behlül arasındaki ilişkiyi bilir, ancak evin huzurunu bozmamak için kimseye bir şey söylemez. Bihter durumu anlayınca, Nihal’in artık büyüdüğünü, bu nedenle mürebbiyeye ihtiyacı kalmadığını söyleyerek, Mlle de Courton’u yalıdan uzaklaştırır. Asil ve olgun bir bayan olan Mlle de Courton, yalıdan kovularak gitmenin kendisine yakışmayacağını düşünür. Adnan Bey’den, memleketini çok özlediğini söyleyerek bir süreliğine izin ister. Yalıdan ayrılmadan önce de, kızı yerine koyduğu Nihal’e, Behlül’den sakınmasını tembihler. Bihter’in intiharından sonra yeniden yalıya çağrılır.

Beşir: Adnan Bey’in yalısında çalışan Habeşli bir uşaktır. Tıpkı Nihal gibi kırılgan, hassas, zayıf bir çocuktur. Beşir, Nihal’i ümitsiz ve derin bir aşkla sevmektedir. Nihal hastalandığında, Beşir de hastalanır; Nihal’i üzgün gördüğünde, kendisi de dayanamaz ağlar. Beşir, Bihter ile Behlül arasındaki yasak ilişkiyi ta en başından öğrenmiş, soğuk kış gecelerinde onları gözetleyebilmek için saatlerce ayazda beklemiş, hatta bu yüzden ciddî bir şekilde üşütmüştür. Sürekli olarak öksürmektedir. Beşir, Nihal’in Behlül’e karşı boş olmadığını hissedince çok acı çeker. Behlül gibi çapkın, ahlâksız bir adamın Nihal gibi saf bir kızı hak etmediğini düşünür. Nihal’in Behlül’le evlenecek olmasını kabullenemez. Bihter ile Behlül arasındaki yasak ilişkiye son noktayı Beşir koyar. Romanın sonunda Nihal’in baygın bir hâlde yerde yattığını gören Beşir, yalıda yaşanan yasak ilişki hakkında tüm bildiklerini Adnan Bey’e anlatır.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder